Bir ANA ve “BİR YOL HİKAYESİ” “tüm renkler siyaha bürünürdü,anam ağıt yaktığında…keder;sel olup akardı,can çekişen sokaklardan…ve yağmur misali serpilirdi haykırışları,mezarsız ölülerimizin üzerine” Yıllar önce, evladını Kürdistan topraklarında süren savaşta yitirmiş bir Ana’nın yaktığı ağıda ilk defa şahit olduğumda, düğümlenen boğazımdan, daralan yüreğimden geçen yukarıdaki dizeyi şiir defterime ve yürek haneme […]
Hayatı bir yiğitlik imtihanına çevirenler, başkalarından yiğitlik isteyenler, başkalarına kapılarını ölüme açmaları için emir verenler, ölüm bir gün kendi kapılarını çaldığında en azından kendileri yüzünden ölenler kadar cesur durmak zorundadır. İnsanlardan cesur olmalarını bekleme hakkına sahip değiliz elbet; ölüm kapıyı çaldığında herkes o kapıdan kendince, bir boşluğa yürümenin iç ürpertisiyle […]
Aşk kalbin nefesidir. Nefes kokudur, renktir, sestir. Aşkla mayalanır, şiirle şarkıyla demlenir, kıvam alır.Aşk varsa herşey var. Aşk yoksa çoraktır insan kalbi bir dal menekşe yeşerip açmaz o topraklarda. Hayat şiirsiz, şarkısız, kimsesiz kalır. Lakin işte aşkın menzili hüzündür çoğunlukla. Aşka bilgelik bahşeden sır. Hüzne batmayan şiir, hüzünle incinmeyen şarkı […]
O gece sınırı arkamızda bırakıyorduk… Yüzümüzü uğura çevirmiştik, sırtımızı feleğe… Saatler süren bir yürüyüşten sonra sınırın öte tarafına geçtik. Bu yürüyüş zamanın ve hayatın sıfır noktası üzerindeydi. Hem zaman, hem de hayat o sıfır noktasında duruyordu. Sınırı geçtiğimizde tekrar bir başka zaman ve hayat noktasına ulaşmış olduk. Sınırı arkamızda bıraktığımızda döndüm ve bir kez daha arkama baktım.
Birisinin adı Reşid, ötekininki Durmuştu. Reşid çok uzun boylu, incecik, Durmuş toparlak denecek kadar kısa, şişmandı.Bahardı. Yağmur yağmış, toprağa apaydınlık bir gün vurmuştu. Toprak ışıldıyor, ışıklar sanki topraktan fışkırıyordu.Yağmur altında sabaha kadar yol yürümüşlerdi. Şimdi ıslak sırtlarından usul usul bir buğu kalkıyordu. Epeydir yolun ortasında, konuşmadan, durup düşünüyorlardı. Belden aşağıları […]
Hücredeydim. Yüksekte, duvarın içine gömülmüş sarı birampulden ışık sızıyordu. Hep birbirine benzer hücreler, sandırduvarları, ışıklan, tavanı. Demir kapı herzaman pas kokar, küfkokar. Gıcırtılı açılır, gıcırtılı kapanır. Gıcırtı korkudurbazan… Bazan da müjde… Müjde, iki gün ellemezler seni,kendine gelesin, biraz toparlayasın diye kendini. Korkudur,bilirsin kapı gıcırdayınca seni nereye götüreceklerini.Çok kaldım hücrelerde ben, […]