Birisinin adı Reşid, ötekininki Durmuştu. Reşid çok uzun boylu, incecik, Durmuş toparlak denecek kadar kısa, şişmandı.Bahardı. Yağmur yağmış, toprağa apaydınlık bir gün vurmuştu. Toprak ışıldıyor, ışıklar sanki topraktan fışkırıyordu.Yağmur altında sabaha kadar yol yürümüşlerdi. Şimdi ıslak sırtlarından usul usul bir buğu kalkıyordu. Epeydir yolun ortasında, konuşmadan, durup düşünüyorlardı. Belden aşağıları […]
Öykü
Hücredeydim. Yüksekte, duvarın içine gömülmüş sarı birampulden ışık sızıyordu. Hep birbirine benzer hücreler, sandırduvarları, ışıklan, tavanı. Demir kapı herzaman pas kokar, küfkokar. Gıcırtılı açılır, gıcırtılı kapanır. Gıcırtı korkudurbazan… Bazan da müjde… Müjde, iki gün ellemezler seni,kendine gelesin, biraz toparlayasın diye kendini. Korkudur,bilirsin kapı gıcırdayınca seni nereye götüreceklerini.Çok kaldım hücrelerde ben, […]
Düştemiydim, uyanıkmıydım? Hala karar veremiyordum. Etraf epey karanlık,cılız bir ışık aydınlatıyor içerisini. Biletimi nerden aldım? Ne zaman bindim ? Ne zaman ineceğim? Nereye ? hiçbir konuda fikrim yok. Kendi kendime gülüyordum. Bu bir rüya... biraz sonra uyandığımda herşey halolacak. Düşten düşe giriyorum...gerçekle düşü ayırdedemeyecek kadar acizdim. Ruhumu saran korkunun etkisiyle düşlerimden gerçeğe...